Social Icons

Pages

4.30.2012

Kanserden nasıl korunulur?

Kanserden nasıl korunulur? Hayatta neler kanser eder? Cep telefonu kansere mı yol açıyor? Baz istasyonu kanser mı ediyor? Kanserin tedavisi var mı?
Kanserden korkmak yerine korunmak için önlemler almak gerektiğini söyleyen Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Andaç Argon, kanserden koruyan ipuçlarını verdi:




Okulları ve sınıfları havalandırak çocuğunuzu kansereden koruyun, çocuklarınızı 13 yaşına kadar cep telefonundan uzak tutarak kanserden koruyun, modem ve bilgisayar odasında fazla zaman geçirmesini engeleyerek, kanserden koruyun, evinizi baz istasyonuna ve gerilim hattına uzak yerden alarak kanserden koruyun, haftada yarım kilodan fazla et tüketmeyin, bol sebze makul meyve tüketin, gece 12'den sonra ışıkları kapatarak deliksiz 7.5 saat uyuyun, işe gidermiş gibi spora gidin...



Haftada yarım kilodan fazla et yemeyin, bol sebze makul oranda meyve tüketin. Her gün işe gider gibi spora gidin. Gece 12’den sonra ışıkları söndürün ve mışıl mışıl uyuyun. Erken teşhis için düzenli sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin.  Çocuklarımızı kapalı mekanlarda biriken kanserojen radon gazından korumak için her gün sınıfları ve okulları havalandırın. Onları 13 yaşına kadar cep telefonundan uzak tutun. Bilgisayar ve modemi odasına koymayın, geceleyin de fişlerini çekin!   Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Andaç Argon, günümüzün vebası haline gelen kanserden korkmak yerine önlem almak gerektiğini belirterek, kanserden koruyan on ipucunu verdi:  TÜTTÜRMEKTEN VAZGEÇİN: 1- Sigara: Çalışmalar gösteriyor ki; günde tek bir tane dahi sigara içilmesi, kansere sebebiyet verebilir. Bu bağlamda nargile, puro ve pipo gibi diğer tütün türevlerini içmek ve pasif içicilik de risk taşıyor. Örneğin; bir nargile seansında yaklaşık 50 adet sigara içmiş gibi olduğunuzu unutmayın! Yanınızda sigara içen birisine asla müsamaha göstermeyin.  
KİLOYA VE MUTFAĞA ÇEKİ DÜZEN VERİN 2- Beslenme alışkanlığı ve ideal kilo: İdeal kilomuzda yaşarsak, kanserden en uzakta yaşamış sayılırız. Kabaca ideal kilomuz, boyumuzun son iki rakamı veya ondan en fazla 5 kg kadar daha fazlası olarak tanımlanabilir. Tüm yaşamımız boyunca ideal kilomuzu koruyacak bir beslenme sitili yaratmalıyız.
Bunun için: YARIM KİLO ET: Haftada yarım kilodan fazla et yememeliyiz
BEYAZLARA VEDA: Unlu ve şekerli gıdalardan olabildiğince uzak durmalıyız.
DOĞRU YAĞ SEÇİN: Mutfağımıza sağlıklı yağlar dediğimiz zeytinyağı, fındık yağı, kanola yağı ve mısır yağı dışında yağ sokmamalıyız.
BOL SEBZE MAKUL MEYVE: Her gün karışık salata, sebze yemeği ve makul ölçülerde mevsimin meyvelerinden yemeliyiz.
TÜTSÜLEMEYİN: Kızartma, mangal ve tütsüleme gibi sağlıksız tekniklerle hazırlanmış gıdaları yememeliyiz.
ALKOLE DİKKAT: Alkolü çok az miktarlarda almalıyız ya da hiç kullanmamalıyız.
ORGANİKTEN ŞAŞMAYIN: Tüm gıdalarımızın doğal, organik, katkı ve koruyucu maddeler içermeyen gıdalar olmasına özen göstermeliyiz. Sürekli organik ürünler talep etmeliyiz. Genetiği değiştirilmiş gıdalardan uzak durmalıyız.
YATARKEN YEMEYİN: Yatmadan 3 saat evvel yiyecek tüketimine son vermeliyiz.  
İŞE GİDER GİBİ SPORA GİDİN 3- Spor: Gerek ideal kilomuzu korumak, gerekse de bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için düzenli spor yapmalıyız. Haftada en az 3-4 gün, ideali her gün yapılacak olan yarım saatlik tempolu koşu aslında yeterlidir. İlaveten yapılacak aletli, aletsiz egzersizler sağlığımıza ek katkılar sağlayacaktır. İşe gidiyormuş gibi spor salonuna gitmeyi alışkanlık haline getirmeliyiz.
 GECE 12’DEN SONRA IŞIKLARI KAPATIN 4- Düzenli uyku: Erişkinlerin günde 7.5 saat aralıksız uyumaları zorunludur. Ayrıca en geç gece yarısı saat 12’de, ışıksız bir ortamda uykuya geçmemiz lazım ki bizi kanserden koruyan melatonin hormonu salgılanmaya başlasın. Gündüz telafi uykuları aynı faydayı sağlamamaktadır.  
OKULLARI VE SINIFLARI HAVALANDIRIN 5- Mesken gazları: Her sabah evimizi, işyerlerimizi, çocuklarımızın saatlerce vakit geçirdiği okullarımızı ve sınıflarımızı 5-10 dakika havalandırıp, gece boyunca biriken başta radon olmak üzere kanserojen gazlardan kurtulmamız lazım. Radon gazı, akciğer kanserinin en önemli nedenlerinden birisidir. Özellikle hiç sigara içmeyen insanlarda görülen akciğer kanserlerinden sorumlu olabilir.
 ÇOCUĞUNUZU CEPTEN UZAK TUTUN 6- Elektromanyetik radyasyon: Nükleer bir savaş ya da en son Japonya’da olduğu üzere nükleer bir kaza sonucu maruz kalınacak iyonizan radyasyondan hepimizi daha çok ilgilendiren iyonizan olmayan radyasyondan korunmalıyız. Bunun için:
CEPE SINIR KOYUN: Beyin gelişimini henüz tamamlanmadığı 12-13 yaşına dek çocuklarımızı cep telefonlarından uzak tutmalıyız. Erişkinlerin de günde en fazla 30 dakika ve kulaklıkla cep telefonu kullanması gereklidir.  
MODEMİ KAPATIN: Küçük ev aletlerinin ciddi elektromanyetik radyasyon yaydığını unutmayın. Gece yatarken odanızda kablosuz modem, cep telefonu vs bulundurmayın. Isıtıcıların yatağınıza en az 2 metre uzaklıkta olmasına dikkat edin. Mümkünse evinizin baz istasyonları ya da yüksek gerilim hatlarından uzakta olmasına dikkat edin.
 GÜNEŞTEN KORUNMAYI ÖĞRENİN 7-  Güneş: Özellikle yaz aylarında ya da karlı yüksek rakımlı bölgelerde yaşayanların kış aylarında da dikkat etmeleri gereken husus; güneşin tehlikeli ultraviyole-B ışınlarıdır. Yazın saat 10-15 arasında asla denize girilmemeli; sokağa çıkarken de güneşten korunacak şekilde giyinmeliyiz. Özellikle sarışın, çilli ve vücudunda 20’nin üzerinde beni bulunan insanların güneşten korkmaları gerekir. Güneş kremlerinin asla gerçek koruma sağlayamayacağı unutulmamalıdır. Solaryumlara asla gidilmemelidir.
 ERKEN TEŞHİS SİZİN ELİNİZDE 8- Koruyucu tıp uygulamaları: Kanserden korunmanın en ucuz ve en etkili yöntemi ona yakalanmamaktır. Bunun için:
CHECK-UP LÜKS DEĞİL: Herkesin yılda bir kere check-up programına katılması gereklidir. HEKİMİNİZLE KONUŞUN: Meme, kalın barsak, rahim ağzı, akciğer ve prostat kanseri gibi bazı kanserlerin rutin tarama programları vardır; hekiminizle bu konuyu konuşun.
AŞILARI UNUTMAYIN: Bazı aşı programları (hepatit, rahim ağzı gibi) kansere karşı koruma sağlar.  
HORMONDAN UZAK DURUN: Menopoza girmiş kadınlarımızın sıkıntıları için uygulanan hormon replasman tedavisi dediğimiz hormon ilaçlarının yerine başka ilaçlar kullanmalarını tavsiye ediyoruz. GENLERE DİKKAT: Genetik yatkınlığı olanlar, onkologları ile risk değerlendirmelerini yapıp, gerekli önlemleri almalı.
 PATRONLA KONUŞUN ÖNLEM ALDIRIN 9- Çeşitli kimyasal ve endüstriyel maddelerden korunma: İŞYERİ KANSER ETMESİN: Kanserlerin önemli bir kısmında neden, yaptığımız işle ilgilidir. Özellikle işyerlerimizde çeşitli kimyasal maddelere, boya maddelerine ve endüstriyel tozlara (asbest, silika, kömür) maruz kalıyorsak; işverenden endüstriyel hijyeni sağlaması için gerekli önlemleri almasını talep etmeliyiz. Bunun için özel korumalı giysiler ve maskeler, uygun havalandırmalı odalar ve kabinler oluşturulması, düzenli sağlık kontrolleri, sık sık istirahatlar temin edilmelidir.
NE GİYDİĞİNİZİ BİLİN: Kimyasallara maruz kaldığımız diğer bir husus özellikle uzak doğudan ithal edilen giysiler ve oyuncaklarda kullanılan azo boyarlar ve tehlikeli kimyasallardır. Bu ürünlerden uzak durmalıyız.
SAÇ BOYALARI MASUM DEĞİL: Saç boyalarının özellikle kan ve kemik iliği kökenli kanserlerde rol oynadığını unutmamalıyız.
MEVSİMİNDE BESLENİN: Organik olmayan gıda maddelerinde yüksek oranda kimyasallar olduğunu unutmayın. Bu nedenle en iyisi mevsimin sebze ve meyvelerini tüketmektir.
EGZOZ GAZINDAN KORUNUN: Trafikte uzun zaman geçiriyorsak; başta dizel egzozları olmak üzere bir çok kansere neden olan gazlara maruz kaldığımızı unutmayalım.
 STRESLİYİM DEMEYİN ÇÖZÜMLER ÜRETİN 10-  Stresle başa çıkma teknikleri: Eğer yaşamımızda ciddi stres oluşturan bir faktör varsa en iyisi ondan kurtulmaktır. Bu mümkün değilse stresle baş etme yöntemlerini uygulamalıyız. Örneğin; düzenli spor yapabilir, seyahat edebilir, hobiler edinebiliriz. Sanatla ilgilenebilir, çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunabiliriz. Bunlar bizi günün stresli rutininde kurtaracaktır. Ruh sağlığımızı tehdit eden stresler için kesinlikle profesyonel destek almalıyız. 

Alerjik rinitin belirtileri

Bahar aylarının başladığı şu günlerde özellikle alerjik rinitlerin ihmal edilmemesi gerektiği belirtildi.

Kuranel, "Yanlış olarak 'saman nezlesi' olarak da bilinen, burnun alerjik reaksiyonu yıl boyunca görülmekle birlikte, ilkbahar aylarında ağaç, çiçek ve çimen polenlerinin artması nedeniyle hız kazanır ve belirtiler belirgin hale gelir. Polenler nefes yoluyla ağızdan, burundan girince vücut bunları zararlı madde gibi algılıyor. Bu durum halk arasında 'saman nezlesi' olarak bilinen alerjik rinite neden oluyor. Alerjik rinit solunum yolu mukozasının dışarıdan gelen ve solunum yoluna giren maddelere karşı aşırı reaksiyonu olarak tanımlanabilir. Hapşırma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı, gözlerde kızarma ve kaşıntı, baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk gibi belirtiler ortaya çıkıyor. Hatta bazı insanlar da bir ileri aşamasında akciğerler de etkilenerek astım ataklarına sebep olabiliyor. Aslında alerjik rinit ve astım aynı havayolu mukozasının hastalığıdır. Mevsimsel alerjik rinit, semptomların yoğun seyretmesiyle yaşam kalitesini belirgin olarak düşürür. İş ve okul performansını olumsuz etkiler. Uyku kalitesini düşürerek, buna bağlı ek problemler ortaya çıkarır. Astımı olanlarda astım ataklarını tetikleyebilir. Sinüzite ve özellikle çocuklarda kulak enfeksiyonlarına zemin hazırlayabilir. Tanıda en değerli kriterler hastalığın öyküsü ve fizik muayene bulgularıdır. Gerekiyorsa cilt testleri veya özellikle çocuklarda kanda bakılan alerji testleri uygulanabilir" ifadelerini kullandı. Alerjik rinitin herhangi bir yaşta başlayabildiğini ancak çocukluk ve gençlik dönemlerinde ortaya çıkışının daha sık görülen bir durum olduğunu belirten Opr. Dr. Şinasi Kuranel, öncelikle alerjik rinitin sebebini bulmanın yani hastanın neye alerjisi olduğunu tespit etmenin tedavi için hayati önem taşıdığını vurgulayıp, şu bilgileri verdi: "Mevsimsel alerjik rinitte alerjene maruziyetten kaçınmak çok önemlidir. Bunun için alınabilecek önlemler şöyle sıralanabilir: Polen mevsimlerinde kapı ve pencerelerin kapalı tutulması Çamaşırların bu mevsimlerde dışarı asılmaması (Polenler çarşaf, havlu ve kıyafetlere yerleşebilir) Evde, işte ve arabada filtreli klima ve havalandırma sistemleri kullanılması Alerjenlerin en yaygın olduğu sabah saatlerinde mümkünse dışarı çıkılmaması, zorunluysa maske takılarak çıkılması Bu dönemlerde bahçe işlerinden uzak durulması Tüm önlemlere rağmen alerjenlerden her zaman uzak kalmak mümkün olmayabilir. Çünkü çoğunlukla ev tozu akarı, polenler, mantar sporları gibi kaçınılamayacak alerjenler alerjinin sebebi olabilir. Bu durumda semptomları azaltacak burun spreyi ve tabletler şeklinde çeşitli ilaçlar doktor önerisiyle kullanılmalıdır".

4.24.2012

Yemekten sonra yapmamamız gereken 7 şey

1)Sigara içmeyin Uzmanlar tarafından yapılan araştırmalara göre, yemeğin hemen ardından yakılan tek bir sigara, 10 sigara içmeye eşdeğer sayılıyor. Ve bu durum kansere yakalanma riski artıyor.

2) Meyve yemeyin Yemeğin hemen üstüne yenilen meyve, midenizin hava ile dolmasına sebep oluyor.

3) Meyveyi yemekten 1 saat önce veya yemekten 1-2 saat sonra yemeniz sağlığınız açısından daha faydalı olacaktır.


4) Çay içmeyin Türk kültürünün en önemli alışkanlıklarından biri olan yemek üstüne çay içmek de sağlık açısından faydalı görülmüyor.


5) Çay, tükettiğimiz gıdalardan aldığımız proteinleri geç sindirmemize ve alınan vitaminlerden tam fayda sağlanılmamasına sebep oluyor.

6) Özellikle "anemi"si olanların buna çok dikkat etmesi gerekiyor. Çay için en doğru zamanlama, yemekten en az bir saat sonra...


8) Sakın kemerinizi gevşetmeyin
9) Yemekten sonra kemer gevşetmek, bağırsak düğümlenmesine sebep olabiliyor.
11) Yürüyüşü 1 saat sonra ertelemeniz her yönden daha faydalı olacaktır.


12) Banyo yapmayın/Duş almayın Yemekten hemen sonra alınan duş, kan akışını el ve ayaklara doğru çoğaltırken, mide etrafında kan
13) Bu da sindirim sistemi açısından zararlıdır.


14) Hemen uyumayın Yemeğin hemen ardından uyumak da sindirim sisteminin yeterince çalışamamasına ve bağırsak iltihaplanmalarına ve mide rahatsızlıklarına sebep olur.
15) Ayrıca yemeğin ardından hemen uyumak kilo almanıza sebep olur.

4.23.2012

Sağlığınız için bol bol su için

Diyet Uzmanı Çağatay Demir, hem kendimiz hem de çocuklarımız için su içme kültürü kazanılması gerektiğini söyledi.

Anadolu Sağlık Merkezi  Beslenme ve Diyet Uzmanı Çağatay Demir, hem kendimiz hem de çocuklarımız için su içme kültürü kazanılması gerektiğini söyledi. İnsan vücudunun su içeriği yaşa ve cinsiyete göre yüzde 42 ile yüzde 71 arasında değişiyor. Çocukların vücudunun su oranı yüksekken, yaş ilerledikçe suyun yerini yağ almaya başlıyor. Yetişkin insan vücudunun ortalama yüzde 59'unu su oluşturuyor. Bir yetişkin günde ortalama 10 bardak su kaybediyor ve bu kaybedilen suyun yerine konması gerekiyor. Günlük tüketilen 8-12 bardak su, sıvı ihtiyacını karşılıyor. Suyun yaşamımızda çok önemli bir yeri olmasına karşın, su içme kültürüne sahip olunmadığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Çağatay Demir, suyun vücudumuzdaki işlevlerini şöyle anlattı:

"Hem kendimiz hem de çocuklarımız için su içme kültürü kazanmalıyız. Yediğimiz besinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınması; hücrelerin, dokuların organ ve sistemlerin çalışması, metabolizma sonucu oluşan zararlı maddelerin taşınması ve atılması; vücut ısısının denetiminin sağlanması; eklemlerin kayganlığının sağlanması; çeşitli biyokimyasal olayların oluşması suyun sayesinde olmaktadır. Sabah kalktığınızda ilk yapmanız gereken işlerin başında iki bardak su içmek olmalıdır". Suyun kilo kontrolünde de çok önemli bir rolü olduğunu vurgulayan Demir, yemeklerden önce su içmenin erken tokluk hissi duyulmasını sağladığını söylüyor. Su iştahı bastırıyor ve bedenin depolanmış yağlarını metabolize etmesine yardımcı oluyor. Çağatay Demir, konuyla ilgili şunları söyledi: "Araştırmalar göstermiştir ki alınan su miktarı azalınca vücutta depolanan yağ miktarı artmaya başlamaktadır. Su, kilo kaybetmek ve bir daha almamak için ideal bir alternatiftir. Çoğu insanın suyun değerini önemsememesine rağmen sürekli kilo kaybı için öncelikli formül sudur. Kilolu bireylerin daha çok suya ihtiyacı vardır. Çünkü bu bireylerin metabolik yükleri fazladır. Yağların kullanılmasında suyun özel bir yeri olması nedeniyle kilolu bireyler suya çok daha fazla ihtiyaç duyarlar. Kilolu bir kişi her 12 kilo fazlası için bir bardak daha fazla su içmelidir. Eğer egzersiz yapılıyorsa ya da hava sıcak veya kuru ise yine tüketilen su miktarı artırılmalıdır. İdrarınızı yaptıktan sonra, kaybedilen sıvıyı yerine koymak için bir bardak su içmelisiniz." Su içerken soğuk suyun tercih edilmesi gerektiğini belirten Demir, soğuk suyun bedende daha çabuk yayıldığını ve kana daha hızlı  karıştığını söyledi.

4.21.2012

SELÜLİTE ŞİFALI BİTKİLERDEN ÇÖZÜM YOLLARI

SELÜLİTE ŞİFALI BİTKİLERDEN ÇÖZÜM YOLLARI
Araştırmalar kadınların %85-98’inde belli bir ölçüde selülit olduğunu göstermektedir.
Bazen yaz bahar ayları da zorlu başlar kadınlar için. Bir pantolon , bir kazak, uzun etekler ve mus çoraplarla kolayca geçiştirebildiğimiz kış aylarının rahatlığı gerilerde kalır. Minisi, bikinisi, mayosu vardır artık, insan neresini saklayacağını şaşırır… Evet, deniz mevsimi başladı mı, çaresizdir kadınlar, kaçarı göçeri yoktur. Bikinilerimizle birlikte aynanın karşısına geçip şöyle arkadan, arkadan selülit kontrolü yaparken buluruz kendimizi. Kışın ‘portakal ağacı’ gelip yerleşmiştir pürüzsüz tenimize…
Selülitin Nedenleri Nelerdir?
Yakın bir zaman öncesine kadar selülitin nedenini bulmak için yapılmış olan çok az sayıda araştırma vardır. Bunun sonucunda ise birçok varsayım ortaya atılmış olsa da pek az soruya yanıt bulunabilmiştir.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar selülitin başlıca iki nedeni olduğunu ortaya çıkarmıştır.
▪ Yağı çevreleyen bağ doku destek sisteminin sertleşmesidir. Bu kısımlara bağ dokusu bölmeleri (fibröz septa) denilmektedir. Bunlar kollajen yapısındadır. Zamanla bu bölmeler sertleşmekte ve kısalmaktadır. Bu kısalma, selüliti karakterize eden çukurumsu görünümün büyük bir bölümünde etkendir. Ayrıca, bu büzülüp kısalmadan dolayı kan damarları ve lenf dolaşım sistemi de bloke olmakta ve kan akımının bu şekilde engellenmesi fibröz septaları daha da sertleştirmektedir. Lenf sisteminin bloke olması ise kalın, kaba ve düzensiz bir deri görünümüne neden olmaktadır.
▪ Selülitin başlıca nedenlerinden ikincisi ise yağ hücrelerinin “retiküler dermis” olarak bilinen derinin alt kısmı içinde çıkıntı oluşturmasıdır. Bu çıkıntılar ise çukurlaşmayı arttırarak görünümü daha da kötüleştirmektedir.
Selülit son yıllarda o kadar çok adından söz ettirdi ki, onu tanımamak ya da ondan korkmamak mümkün değil. Yaz aylarına doğru yaklaştıkça kadınları daha çok korkutmaya başlayan, varlığını portakal kabuğu görüntüsüyle ortaya çıkaran selülit, modern çağın bir sonucu olarak kabul ediliyor. Hareketsiz bir yaşam ve fast food gibi alışkanlıklarla başlayan, yağlı yiyecekler, asitli içeceklerle tırmanan selülit oluşumu, bir estetik sorunu gibi görünse de aslında bir ‘sağlık sorunu’ diyor hekimler…
Baldırların arkası görünmüyor sanmayın
Tıp dilinde hidrolipodistrofi” denilen selülit, derinin alt tabakasındaki yağ dokusunun, bağ dokuları arasında sıkışmasıyla ortaya çıkıyor. Bu da yağların, özellikle kalça ve üst bacak bölgesinde düzensiz ve biçimsiz toplanmasına neden oluyor ve ortaya görmek istemediğiniz kötü görüntüler çıkıyor. Portakal kabuğu görünümünde sadece yağ hücrelerinin suçu yok, aynı zamanda hızlı kilo kaybı ve zayıf bir bağ dokusu da selülit oluşumuna neden oluyor.
Uyluğun üst, dizin ve bileğin iç kısımları, kaba et ve baldırların arkası, üst bacaklar ve üst kollar gibi. Selülite zemin hazırlayan çok fazla faktör var. Ancak en çok üzerinde durulanlar, genetik yatkınlık, hormonların etkisi, dolaşım bozukluğu, beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam.
Selülit; cilt dokusunda meydana gelen ve cilde “portakal kabuğu” görünümü veren değişimlerin tümüdür. Yani bir hastalık veya rahatsızlık değildir. Ancak tıpta selülit ayrıca; cilt altı yumuşak dokuların enfeksiyonlarını tanımlamada da kullanılan bir terimdir.
Kadınlarda çok daha yaygın görülmektedir.
Tedavide krem ve masaj
Selülitin yok edilmesinde krem ve masaj en etkili yöntemler arasında yer alıyor. Kullanacağınız antiselülit kremlerin yanı sıra evde kendi kendinize yapacağınız masajlarla selülite savaş açabilirsiniz. Uzmanlar kontrolünde yaptıracağınız tıbbi masajlar da selülit tedavisinde etkili sonuçlar veriyor.
Kremler: Evde kullanabileceğiniz anti selülit kremler, deriye hemen nüfuz ederek, doğrudan yağ hücrelerini etkiliyor. Bu kremler selülitlerinizi tamamen yok etmese de azalmasını sağlıyor. Antiselülit kremler sayesinde hem pürüzsüz bir cilde sahip olabilirsiniz, hem de yeni selülitlerin oluşmasını önleyebilirsiniz.
Evde masaj: Kremlerin yanı sıra evde rahatlıkla yapabileceğiniz masajlarla da selilütle mücadele edebilirsiniz. Masaja kalçalarınızdan başlayın ve ellerinizle aşağıya ve yukarıya doğru daireler çizin. Daha sonra derinizi sıkıştırmadan baş ve işaret parmaklarınızın arasına alın ve yoğurur gibi masaj yapın ve bu arada dizlerin iç tarafını unutmayın.
Tıbbi masajlar: Selülit tedavisinin en önemli ayaklarından biri de tıbbi masajlar. Çünkü masaj kan ve lenf dolaşımını harekete geçirir ve dokuların taze oksijen ile dolmasını sağlar. Uzmanlar kontrolünde yaptırabileceğiniz bu tedavinin yaygın olarak kullanılan iki yöntemi var:
Dolaşım masajları: Kan ve lenfatik dolaşıma yönelik. Bu masaj deri altı kan dolaşımını aktive ederek, dokularınızın canlanmasını sağlıyor.
Lenfatik drenaj masajları: Özellikle lenf dolaşımı üzerinde etkili oluyor. Bu masajın hem elle hem de aletle uygulanan şekilleri var. Her iki masaj sonunda da hücrelere bolca oksijen gidiyor ve toksinlerinizin vücuttan atılmasını kolaylaştırıyor.
Selülite dur demek için
Kadına özgü bu estetik problemde en büyük nedenlerden biri hormon ve kalıtımsa, üçüncü neden yanlış beslenme ve fazla kilolar. “Fazla kiloyu vermeden selülitle savaşmak boş bir çabadır” diyen Dr. Muzaffer Kuşhan, beslenme yanlışlarıyla tırmanışa geçen selülitle mücadelenin yollarını gösterdi.
Günde en az 1.5-2 litre sıvı alınmalıdır. En sağlıklı içecekler; su, soda, ıhlamur, ada çayı, sarı çay gibi doğal ot çayları, sıkma taze meyve suları, sıkma taze sebze suları, ayran.
Şişede, kutuda satılan kola ve meyve suyu gibi konserve edilmiş içecekler, siyah çay, kahve çok az içilmelidir. En iyisi içmemek.
Turşu suyu, sirke, şalgam suyu gibi tuzlu içecekler (tuzlu ayran dahil) asla içilmemelidir.
Hamur işi tatlılar, tuzlular, çikolata, gofret, kakaolu fındıklı tatlılar, bisküviler yenmemeli. Tatlı ihtiyacı az miktarda dondurma veya sütlü tatlılarla giderilmeli.
Yağlı etler, yağlı tuzlu şarküteri (sucuk, pastırma, jambon, sosis vs.) kebaplar, turşular yenmemeli.
Konserve edilmiş ve salamura yapılmış yiyeceklerden uzak durmalı.
Yağ tüketimi azaltılmalı yani günde 60 gramdan fazla yağ alınmamalı ve bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir.
Beslenme şekli olarak lakto-vejetaryen beslenme felsefesi benimsenmelidir.
Protein kaynağı olarak, süt, yoğurt, peynir fazla alınmamak şartıyla yumurta yenmeli.
Et olarak daha ziyade yağsız tavuk-hindi, balık ve deniz ürünleri tercih edilmeli.
Her yemekten önce çok az yağlı dolu dolu her çeşit salata tercih edilmeli.
Etlerin yanında haşlanmış sebze, ayrıca haftada 5 gün sebze ağırlıklı beslenmeli. Sebzeler, az etli, tavuklu pişirilebilir ve az sıvı yağ konulabilir.
Yürüyün, bisiklete binin, yüzün, dans edin ve sakın kambur oturmayın!
Dik Oturun
Sürekli yüksek topuklu ayakkabılar giyinmek, yanlış yürümek ya da kambur oturmak, selülitin oluşma nedenleri arasında. Bu gibi durumlar, toplardamarlarda ve lenf damarlarında kanın geriye doğru akışını olumsuz yönde etkiler. Özellikle, yanlış oturma şeklinde iç organların sıkışmasına neden olur. Böylelikle, zehirli maddeler vücuttan çabuk çıkamaz ve atık maddeler dokularda toplanır. Selülit sorununuz olsun istemiyorsanız, dik oturmayı kesinlikle ihmal etmeyin.
Yürümeyi Unutmayın
Selüliti engellemek için dik oturmak yetmiyor. Aynı zamanda bol bol yürüyüş yapmanız gerekiyor. Çünkü tempolu bir yürüyüş kalça bölgelerindeki kan akışını hızlandırarak, selülitli görünümün azalmasını sağlıyor. Yürüyüş aynı zamanda kalçada biriken yağları eriterek, cildin pürüzsüz bir görünüme kavuşmasına yardımcı oluyor.
Güneşte Kalmayın
Fazla güneşte kalmak selüliti artırıyor. Saat 10.00 ila 14.00 arasında güneşlenmeyin. Güneşten koruma etkisi 15′ten yüksek koruyucular kullanın. Güneşlenmek yerine bronzlaştırıcı kremlerden de yararlanabilirsiniz. Daha koyu bir cilt selülitin görünümünü maskeleyebilir.
Dans Edin
Selüliti azaltabilecek en iyi yol egzersiz yapmaktır. Özellikle haftada en az üç kez 35 dakika sürecek aerobik aktivite yapın. Yürüyün, bisiklete binin, yüzün, dans edin. Daha uzun ve daha sık aerobik aktivitelerinin daha az selülit demek olduğunu hep hatırlayın. Aerobik çalışmalar iyi ve planlı yapıldığında gergin ve formda tutar, kilo verdirir, cilt ve cilt altı yağları uzaklaştırır, genç, gergin ve düzgün bir cilt görünümü sağlar.
Dr. Kuşhan’ın selülitten kurtulma diyeti
KAHVALTI (Her gün aynı)
2 dilim kepek ekmeği, u 2 dilim az yağlı tuzsuz peynir u Domates, salatalık u Taze sıkma sulandırılmış domates, portakal ya da greyfurt suyu, ıhlamur, adaçayı veya sarı çay. u Az miktarda suni tatlandırıcı kullanabilirsiniz. PAZARTESİ
Öğle: 200 gr. yoğurt, 250 gr. meyve
Akşam: 100 gr. tavuk ızgara (yağsız), bol yeşil salata (az zeytinyağlı, limonlu).
SALI
Öğle: 200 gr. yoğurt. 250 gr. meyve.
Akşam: 100 gr. yağsız tavuk veya dana eti ile hazırlanmış taze fasulye (250 gr.). Az sıvı yağla pişirilecek. Salata sınırsız (limonlu ve az zeytinyağlı).
ÇARŞAMBA
Öğle: Yarım kilo meyve.
Akşam: 100 gr. yağsız tavuk eti veya dana kıymalı semizotu (250 gr.). Az sıvı yağla pişirilecek. Çoban salata (limonlu, az zeytinyağlı).
PERŞEMBE
Öğle: Yarım kilo meyve.
Akşam: 100 gr. yağsız tavuk veya dana etli türlü. Az savı yağla pişirilecek. Karışık salata (limonlu, az zeytinyağlı).
CUMA
Öğle: 4 ceviz içi, 100 gr. tuzsuz çökelekli (lor), sınırsız karışık salata (limonlu). Ceviz veya çökelek yerine yağsız ton balığı da olabilir.
Akşam: Tavuk veya balık ızgara, karışık salata (limon ve az zeytinyağı ile).
CUMARTESİ
Öğle: 4 ceviz içi ve az yağlı tuzsuz lor peynirli karışık salata (limon ve 1 kaşık zeytinyağı ile hazırlanacak).
Akşam: Tavuk veya balık ızgara, karışık salata (limon ve 1 kaşık zeytinyağı ile hazırlanacak). İsteğe bağlı olarak 2 kadeh tatlı olmayan şarap.
PAZAR
Öğle: 50 gr. tuzsuz beyaz peynir, 150 gr. mantar veya 2 yumurtadan hazırlanmış omlet, yanında bol miktarda karışık salata.
Akşam: Çiğ domatesli biberli, kepekli makarnadan salata, üzerine yoğurt. (Makarna haşlanmadan önce bir su bardağı olacak).

BAŞ AĞRISI İÇİN NE YAPMALIYIM

BAŞ AĞRISI İÇİN:
Bazen baş ağrısı o kadar çok şiddetli olur ki dayanamayacak noktaya geliriz. Ama şimdi sizlere vereceğim şifalı bitkilerin sırlarını uyguladığınız zaman baş ağrınızdan eser kalmayacak.
Önerilerimi hemen veriyorum;
** baş ağrınızı önlemek için az yemek yemelisiniz, az düşünmek, çok uyumamak gerekir ve alkol kullanmamalısınız.
** gül suyu, taze kişniş ve badem yağını lapa yapınız. Bunu başınıza koyduğunuzda ağrınızı alacaktır.
** sirke ve bal karışımı şerbeti ( serkencebin ) ve semiz otunun suyunun karışımını içiniz.
** 2 gram katran köpüğünü ve 1 bardak bal şerbetini için. Bu sizin baş ağrınızı ve balgamınızı alacaktır.
** 100’er gram miyen kökü, udihindi ve mercan köşkü birlikte dövün. Elde ettiğiniz tozları 1000 gram susam yağına koyun. Dörtte biri kalana kadar kaynatın. Ve başınıza sürerek güzelce ovun.
** 1 bardak limon usaresi içmeniz faydalı olacaktır.
** ayva çiçeğini bal ile macun yaparak 1 kaşık yiyin.
** helile ıslatıp 1 bardak suyunu içmeniz etkili olacaktır.
**5 gram defne tohumunu dövün. Bal ile karıştırıp yutun.
**

 Karabaş otunu balla reçel haline getirip 1 kaşık yutun.
** karabaş otunu kaynatın ve 1 bardak için.
** 1 kaşık badem yağı içmeniz faydalı olacaktır.
** 1 bardak kabak suyu etkili olacaktır.
** 10 gram helile tozunu 1 bardak sıcak su ile karıştırın ve için.
** kulağınıza 2-3 damla limon suyu damlatmakta faydalı olacaktır.
** 200’er gram rezene ve kına suyu ile hamur yapın. Ayaklarınıza koyun.
**besbase menekşe yağı ile burnunuza çekerseniz başınızın ağrısını alacaktır.
** papatyayı kaynatarak için.
** mersin ağacının yapraklarını kaynatın ve lapa haline getirin. Başınıza bağlayın.
** nane arpa ile lapa yapıp başınıza bağlayın.

4.20.2012

Alzheimer Hastalığı Tedavisi

Alzheimer Hastalığı Tedavisi; İlaçlı tedavi Malesef türkiyede alzheimer çok fazla tedavi yöntemleri oldukça fazla var ve sonuclu güzel sonuc verenleride var. Alzheimer hastalığı malesef çok kötü hasta olan ve hastaya bakan içinde çok zor bir durum allah yardımız olsun…
Alzheimer hastalığını tedavisinde ne durumdayız? Alzheimer hastalığını ve aynı aileden olan Pick veya DLB (yaygın Lewy cisimcikli demans) gibi hastalıkları durduracak veya geriye döndürecek bir tedavi yöntemi he­nüz yok. Elimizdeki ilaçlarla belirtileri kısmi ölçüde gider­mek mümkün. Tedaviyi iki başlık altında topluyoruz: İlaç tedavisi ve ilaç dışı tedavi. İlaç tedavisini de ikiye ayırıyo­ruz. Hastalığa özgün olan ve özgün olmayan tedaviler.

Turp otu faydaları nelerdir



turp otu salatası,turp otu yemeği,turp otu bitkisi faydaları,turp otu faydaları tarifi,turpun faydaları yararları,turp otu bitkiler,turp ve turp otunun yararlari,turp otu nedir
turp
Turp (hilb) : Turpgiller familyasından; yaprakları karşılıklı, çiçekleri beyaz, sarı veya mor renkte ve salkım durumunda bir bitkidir. Meyvesi acımsı ve etlidir. Beyazturp, kırmızıturp, karaturp, yabanturbu, bayırturbu gibi türleri vardır. İçeriğinde C vitamini, kükürt ve iyot vardır.
Faydası : Böbreklerdeki mikropları öldürür. Kum taşlarının dökülmesine yardımcı olur. Karaciğeri kuvvetlendirir. Karaciğer şişliğini indirir. Sarılıkta faydalıdır. Safra taşlarının düşürülmesinde yardımcı olur. Romatizma, siyatik, lumbagoda faydalıdır. Astım ve bronşitte faydalıdır. Öksürüğü keser. Kabızlığı giderir. Dişetlerini kuvvetlendirir. İdrar söktürür. Yatmadan önce bir bardak turp suyu içilirse, rahat bir uyku sağlar.

BİTKİLERLE YÜZ MASKELERİ



maske, yüz maskesi, cilt maskesi, bitkilerle yüz maskeleri, cilt maskesi nasıl yapılır, yüz maskeleri nasıl yapılır, bal maskesi, salatalık maskesi, yulaf maskesi, yumurta maskesi, siyah noktalar, maskeler, doğal yüz maskeleri.
1.SALATALIK MASKESİ : İki tutam çuha çiçeği kurutularak,dövülüp toz haline getirilir. Kabukları soyulmuş yarım salatalık, bir fincan pirinç unu, çuha çiçeği tozu ile birlikte on dakika ateşte pişirilir. Elde edilen karışım bulamaç haline getirilir. Hazırlanan bulamaça yarım fincan elma suyu, bir çorba kaşığı saf zeytinyağı ilave edilerek krem haline getirilir.
Etkisi : Yüz ve boyuna uygulanan bu maske cildin canlı ve sağlıklı gözükmesini sağlar. Yüzde yarım saat beklettikten sonra ılık su ile yıkanır ve gül suyu sürülür.
2.BAL MASKESİ : Civan perçemi çiçeği, saf suda on dakika kaynatıldıktan sonra sıkılarak süzülür. Bir fincan su soğutulur. Elde edilen posa ezildikten sonra,yarım fincan limon suyu,bir çorba kaşığı zeytinyağı,bir tatlı kaşığı bal ve çırpılmış yumurta sarısı ile karıştırılır. Hazırlanan karışıma soğuk civan perçemi suyu ilave edilir. Maske kıvamına gelinceye kadar yulaf unu eklenir.
Etkisi : Yüzdeki çöküntü ve kırışıklıkların giderilmesini önler. Bu maske bir hafta uygulanmalıdır. Yüzde bir saat kalması gereklidir.
3.YUMURTA MASKESİ : İki avuç buğday, iki bardak suda ezilir. İki yumurta sarısı ve bir çorba kaşığı badem yağı konulur. Yüze sürülür ve kurumaya başlayınca yıkanır ve gülsuyu sürülür.
Etkisi : Kızıl lekelerin ve sivilcilerin giderilmesini sağlar. Sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa uygulanır. Bu maske şampuan olarak kullanılabilir, saçların parlamasını sağlar.
4. YULAF MASKESİ İLE SİYAH NOKTALARDAN KURTULUN :
Yulaf ezmesi, cildin derinlemesine temizlenmesi ve siyah noktaların yok edilmesini sağlayan bir maskedir. Bu maske ayrıca cildin içinde dolaşan pislikleri temizleyip, cildin fazla yağlanmasını da engeller. Bu nedenle kuru ciltli kişiler tarafından pek fazla kullanılmamalıdır. Yulaf ezmesi maskesinin yapımı son derece basittir. Pişirdiğiniz yulafları süzdükten sonra, bunları geniş bir kabın içinde bir kaç dakika ezin. Hazırladığınız bu yulaf ezmesini yüzünüze sürdükten sonra 15 dakika kadar bekleyin. Daha sonra yüzünüzü ılık suyla temizleyin. Bu maskeyi vücudunuza da uygulayarak, şaşırtıcı sonuca ulaşabilirisiniz.

4.19.2012

düşük yapmayı engellemenin yolları





YAYGIN ADI: Kartopu, Kara alıç
LATİNCE ADI: Viburnum prunifolium
FAMİLYASI: Caprifoliaceae
KULLANILAN BÖLÜMÜ: Kabuğu
Kartopunun Faydaları ve TANIMI
Yapraklarını döken bu ağaç-çalının boyu yaklaşık 1,5-5 metre arasında olur. Dalları yivli, kabuğu kırmızı, kahverengidir. Çiçeklerinin tepeleri beyaz kaplı, meyveleri ise parlak, mavi, siyah, sulu tanelerdir.
Kartopunun Faydaları ve YETİŞTİĞİ YER
ABD’ye özgüdür. Kuzey kesimlerde çalı, güneyde ise küçük bir ağaç olarak yetişir.
Kartopunun Faydaları ve HALKBİLGİSİ VE GELENEKSEL KULLANIMI
Amerika Yerlileri kartopunun meyvesinden, reçel; dallarından ise sepet yaparlardı. Güney’de köle sahipleri, daha fazla köle çocuk doğursunlar diye kadın kölelere zorla kartopu verirlerdi. XIX. yüzyılda, kendilerine eklektik adını veren doktorlar grubunun kullandığı bir tıp metni olan King’in Amerikan Dispanseri’nde bu kullanımdan söz edilir: “Çiftlik sahipleri kadın kölelerinin hamile oldukları dönemlerde istemli düşük yapmalarını engellemek için demlenmiş kartopu içmelerini şart koşardı; bu, gayet alışılmış bir durumdu…”
Kartopunun Faydaları ve TIBBİ KULLANIMI
Amerika Yerlileri, Avrupalıların, Kuzey Amerika’ya yerleşmelerinden çok önce, kartopunu ilaç olarak kullanıyorlardı. Menopoz ve regl dönemi kramplarını gidermek, doğum sonrası ağrıları hafifletmek ve düşük yapmayı önlemek için kabuğunu kaynatıp özünü çıkarır, içerlerdi. Akraba türleri, kan düzensizliklerinden migrene, çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılırdı. Eklektiklerin çok değer verdikleri bitki, rahimde tahriş olmuş yerleri rahatlattığından, geçmiş hamileliklerinde sorunlar yaşamış kadınlara verilebilecek etkili bir yardımcıydı. Kartopu, bir rahim gevşeticisi olan skopoletin içerir; bu, geleneksel kullanımına da kanıt olarak düşünülebilir. Bitkinin kabuğu günümüzde modern bitki uzmanları arasında hâlâ popülerdir.

4.18.2012

Aloe vera nedir aloe veranın faydaları nelerdir



Aloe vera nedir,Aloe vera faydaları,sarısabır nedir , sarı sabır nedir faydaları nelerdir,aloe vera jel faydaları
İbni Sina’nın “El Kanun Fi’t Tıp” kitabında da adı geçen Aloe Vera mucize bir bitki mi, yoksa bir reklam yalanı mı? Ya pazar kavgası! Amerika Aloe Vera Stokluyor mu? işte yanıtlar.
İskender’e ülkeler fethettiren bitki tartışması popüler bilim dergisinin son sayına konu oldu. İşte derginin hazırladığı dosya ile, efsaneden gerçeğe Aloe Vera…
500’den fazla türü olan Afrika kökenli Aloe Vera, ülkemizde “Sarısabır” adıyla bilinir. Görünüş olarak kaktüse benzese de zambakgiller familyasına mensuptur, dolayısıyla bizim soğan ve sarımsağımızla akrabadır. Ancak, Akdeniz ve Ege bölgelerinde bazı türleri yetişse de “Barbadensis” adındaki en faydalı türü ülkemizde bulunmaz. Acı bir tadı olduğu için sevilmeyen bu bitki, Boccacio’nun Decameron’undaki bazı gülünç öykülerde, “Şekere bulansa bile yutulması imkansız” özelliğiyle rol almıştır.
Aloe Vera jeli açık havada kaldığı takdirde kısa sürede okside olarak yararlı özelliklerini yitirir. Bu nedenle, saklanarak geniş bir kullanıma kavuşması mümkün olmamıştır. Ancak 1968 yılında Teksas’lı bir eczacının bulduğu formül sayesinde bu ürün tıbbi amaçlar dışında kullanılan sınai bir hammadde konumuna gelmiştir.
Günümüzde, ABD, Meksika, Doğu Afrika ve Japonya’da on binlerce dönüm alanda, Aloe Vera üretimi yapılmaktadır. İpek kağıt yapımında ve tekstil sanayiinde parlatıcı olarak kullanılmaktadır.
Aloe Vera yaprağının dış kısmının, tıbbi olarak kabızlığı önleyici özelliği bilinmektedir. Yapraktan elde edilen usare ise genellikle kurutularak tane haline getirilir ve tıbbi amaçlarla kullanılır.İçilmesi çok tehlikelidir.Özellikle kanser vakalarında kanser hücrelerini besleyici ve tümörleri büyütücü özelliği saptanmıştır.Bu tehlikeli etkisi bazı tıbbi dergilerde de yayınlanmıştır.
Amerika Aloe Vera Stokluyor mu?
Aloe Vera jelinin, yara, yanık ve deri hastalıklarına da iyi geldiği söylenmektedir. Öyle ki, Büyük İskender’in Hindistan’a uzandığı dönemde, hocası Aristo’nun önerisiyle, askerlerinin yaralarının tedavisinde bu bitkiyi kullanmak niyetiyle bol bol Aloe Vera yetişen bir adayı fethettiği rivayet edilirken, günümüzde ise Amerika’nın olası bir nükleer savaş sonrası radyasyon yanıklarının tedavisi amacıyla Aloe Vera stokladığı iddiaları mevcuttur. Ancak 1970’li yıllarda Amerikan ilaç denetim kurumu olan FDA, yanık ve yaralanmalara iyi geldiği konusunda yeterli kanıtlar olmadığını açıklamıştır.
Buna karşılık bu gün tamamen ticari amaçlı olarak bitkisel ilaç adı ile çok geniş bir pazarlama ağı kurularak belirlenmiş bir tıbbı yararı olmadığı halde her derde deva bir ilaçmış gibi çaresiz ve maalesef kültürsüz bir kesime,yasa boşluklarından yararlanarak elden ele,kaçak bir mal gibi yüksek fiyatlara pazarlanmaktadır..
Türkiye’de de sokaktaki her 10 kişiden birisi yarı yarıya kar ettirilen bu yararsız ürünü vatandaşa bin bir dil dökerek pazarlamaya çalışmaktadır… Bundan olumlu sonuç ve yarar sağlanamadığı için halkın gerçek bitkisel ilaçlara güveni de azalmaktadır.
Pazar Kavgası
Aloe Vera’nın bağışıklık sistemini güçlendirdiği de yaygın bir kanıdır. Bu özelliği nedeniyle AIDS’e (bağışıklık eksikliği sendromu) karşı etkili olup olmayacağı araştırılmaktadır.
Aloe Vera, şifalı özelliklere sahip olmakla birlikte, muhtemelen tüm şifalı bitkiler gibi yan etkileri de mevcuttur. Bu yönde araştırmalar sürmektedir. Ne var ki, ürün, sınai bir hammaddeye dönüştükçe yeni kullanım alanları yaratmak amacıyla bir mitos yaratılmaktadır. Günümüzde iş o hale gelmiştir ki, ne ürün üretirseniz üretin “Aloe Vera’lı” etiketini yapıştırdığınızda ek bir avantaj sağlamanız mümkündür. Onun için de eşarbın “Aloelisinden” tuvalet kağıdının “Aloelisine” kadar her ürün bu pazar kavgasından bir pay kapmaya çalışmaktadır.Aleo vera bir “Dalavere” metası haline gelmiştir…
Piyasadan Toplatılabilir
Hal böyle olunca, geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Aloe Vera’lı gıdaların yasaklanması yönünde Tarım Bakanlığı’ndan talepte bulunmuş, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı da, tüm il müdürlüklerine bir yazı göndererek “5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun” uyarınca, tüm Aloe Vera’lı yiyecek ve içeceklerin piyasadan toplatılmasını istemiştir. Gerekçe olarak da, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) hazırladığı bir rapor ileri sürülmüştür. Bu rapora göre dünyada Aloe Vera’yla ilgili hiçbir klinik çalışma bulunmamaktadır ve bu bitkiden elde edilen jel, birçok mikroorganizma için üreme ortamı oluşturmaktadır. Bazı tıp adamları da bitkinin karaciğer üzerinde olumsuz yan etkiler yaptığını iddia etmektedirler.

4.17.2012

ANNE SÜTÜNÜN ARTMASI İÇİN


ANNE SÜTÜNÜN ARTMASI İÇİN
Şimdi sizlere anne sütünün artması için birkaç öneride bulunacağım. Özellikle incir-havuç ve taze beyaz dut oldukça güçlü arttırıcılardır. Bebeklerini emziren annelere ilk olarak incir-havuç karışımını tavsiye ediyorum. Hazırlanışı ise ;
Taze beyaz üzüm , dereotu, taze incir veya kurutulmuş incir, taze beyaz dut, haşlanmış taze beyaz dut kurusu, incir-havuç .
Diğer yardımcı olan karışımlar ise ;
Anason, kereviz, çilek , balkabağı, taze kereviz yaprakları, kıvırcık salata ,sumak.
** İlk olarak: günde iki porsiyon taze beyaz üzüm tüketin. Bu anne sütünü artıracaktır.
** İkincisi ise : sabah akşam yemeklerden önce yiyeceğiniz dere otu anne sütünün artmasını sağlar.
**Üçüncüsü ise : haşlanmış kuru incir suyunu için. 8-9 adet kuru inciri ½ lt. suda 10 dk kadar haşlayın. Bu suyu ikiye ayırın. Sabah ve akşam olmak üzere günde iki kez için.
** Dördüncü olarak : ½ lt. kaynar suyun içine 8-9 adet kuru inciri ikiye bölün ve atın. Ağzını kapatın ve kısık ateşte 5 dk. boyunca kaynatın. geçen 5 dk. dan sonra içine 1 adet havucu dilimleyin. Ağzı kapalı şekilde 3 dk. daha kaynatın. Ilıtın ve süzün. 21 gün boyunca öğleden önce ve öğleden sonra aç yada tok karına 1 su bardağı bu karışımdan için.
Önemli bir noktaya değinmek gerekirse; Bu karışımlar aynı anda uygulanmamalıdır. İncir-havuç karışımı hariç olarak uygulama süresi bir hafta kadardır. Bir hafta sonunda bırakmanız gerekecektir.

Böğürtlen Rubus sp Faydaları nedir nerede yetişir

Böğürtlen Rubus sp
Yerli Amerikan kadınların düşüğü engellemek için böğürtlen yediğini biliyor muydunuz?
Hikâyesi Nedir?
Böğürtlenler, gül familyasına ait çalılardır. Böğürtlen tarlaları her sene meyve verir. Himalaya, Marion, Silvan, hep yeşil ve siyah elması da içeren birçok türü vardır. Hep yeşil (Evergreen) türü satılan ana türüdür. Böğürtlenlerden genelde ahududu ile hibrit meyve yapılır.
Böğürtlenin Tarihi
Hep yeşil Böğürtlenin, Kuzey Avrupa’da yetiştiği ve göçmenler
1850 yılında böğürtleni Doğu Birleşik Devletler’e götürmeden yüzyıllar önce İngiltere’de ünlü olduğu bilinir. Göçmen kuşlar, böğürtlenin ün kazandığı Pasifik kıyısına, batıya doğru böğürtlen tohumlarının yayılmasına yardım etmiştir. Himalaya böğürtleni Birleşik Devletlere Almanya’dan gelir ama gerçek kökeni Asya’da bulunabilir.
 Böğürtlenin bu türü, Pasifik’in kuzeybatısında oldukça yaygındır. Böğürtlenler Cascade ve Sierra Dağı otlaklarında bolca bulunur.
Böğürtlen Nerede Yetişir?
Dünyanın en büyük üreticileri Şili, Birleşik Devletjer, Guatemala, Meksika, Ekvator, Romanya ve Türkiye’dir. Birleşik .Devletler
 içinde başta gelenler Oregon Kaliforniya, Teksas, Georgia ve Arkan sas dır.
Neden Böğürtlen Yemeliyim?
Böğürtlenler antioksidan açısından zengindir. Bir test tüpü çalışması çay üzümü, yaban mersini, çilek ve ahududuyla karşılaştırdığında böğürtlenin en yüksek antioksidan kapasitesine sahip olduğunu ortaya çıkardı. Ayrıca C vitamini, lif ve antikanserojen özellikleri olan tanen, flavonoid ve cyanidin fıtokim yasalları açısından zengin
 dir. Ayrıca kalp rahatsızlığı riskini azaltabilen ve alerjisi olan insanlarda histamin faaliyetini durdurabilen bir antioksidan olan kuersetin gibi catechinler içerir.
Doğal İlaçlar
Damıtılmış su ve böğürtleni karışımdan yapılan içeceği her sabah düzenli olarak içmenin bağırsak faaliyetlerini hızlandırdığı bilinmektedir. Böğürtlen yapraklarını çiğnemek veya az önce bahsi geçen içeceği içmek, dişeti kanamaları ve boğaz ağrılarını iyileştirmeye yardım edebilir. Yanıkları iyileştirmek ve rahatlatmak için yanık bölgeyi
 böğürtlen yapraklarıyla nazikçe övün.
Tam Bir Hayat Kurtaran!
KOLON VE KARACİĞER KANSERİ: İnsan hücresi çalışmaları, böğürtlendeki bileşenlerin serbest radikalleri yakaladığı, kara
ciğer ve kolon hücrelerini hasardan koruduğunu göstermektedir.
AKCİĞER KANSERİ: İnsan akciğer kanser hücreleri üstünde
yapılan çalışmalar böğürtlen özünün kanserin daha fazla gelişmesini
önlediğini göstermektedir. Fareler üzerine yapılan bir çalışma, böğürtlendeki antosiyanin özünün (cyanidin 3 glukozit) tümör gelişimini ve
 metastazı (kanser hücrelerinin yayılması) engellediğini ilk defa kanıtladı.
YEMEK BORUSU KANSERİ: Böğürtlenlerin, laboratuar farelerinin yemek borusu kanseri hücrelerinin gelişimini azalttığı ve engellediği kanıtlandı.
Böğürtlen İle İlgili İpuçları
SEÇİM VE SAKLAMA:
• Koyu renkli, pürüzsüz ve parlak böğürtlenler bulmayacaksın.
• Çürüğü veya eziği var mı diye bakın, çünkü bu böğürtlenin çabuk bozulmasına yol açar.
• Buzdolabında saklayın. Sadece üç gün dayanabilir ve en lezzetli
 hali için hemen tüketilmelidir.
HAZIRLAMA VE SERVİS ÖNERİLERİ:
• Kullanmadan hemen önce böğürtlenleri soğuk suda yıkayın.
Eğer dondurmaya karar verdiyseniz, soğuk suda yıkayın ve hemen buzluk kabına koyun.
• Böğürtlenleri sade yiyin ya da yoğurda, tahıl gevreğine veya
meyve salatasına koyun.
• Donmuş böğürtlenlerle marmelat veya reçel yapın.
 • Böğürtlen kurabiye ve turtalarda kullanmak için ideal bir meyvedir.
Basit Böğürtlen Gevreği
Sharon Gretto
 Servis: 8 kişilik • Hazırlama ve Pişirme Süresi: 40 dakika
Bu tarif 5 adet enerji deposu yiyecek içerir.
MALZEMELER:

4 su bardağı böğürtlen, taze veya donmuş
‘A su bardağı + l yemek kaşığı çok amaçlı un
‘A su bardağı bal
‘/ su bardağı esmer şeker
3 yemek kaşığı limon suyu
‘/ı su bardağı yulaf ezmesi
‘/t su bardağı + l yemek kaşığı katkısız buğday unu
4 yemek kaşığı margarin

HAZIRLANIŞ:
Fırını önceden 375 derecede ısıtın. Geniş bir kâseye böğürtlen,
bal, limon suyu ve iki undan da birer yemek kaşığı koyun. Turta tabağına yapışmayı önleyici yemek spreyi sıkın ve karışımı dökün. Ayrı bir kâsede, kalan unları, esmer şekeri, yulaf ve margarini karıştırın.
Ufalanana kadar çatalla karıştırın. Böğürtleni! karışımı üstüne serpin.
30 dakika veya kızıl bir renk alana kadar pişirin.

BESİN ÖĞELERİ:
Kalori: 220; Toplam yağ: 5gr.; Doymuş yağ oranı: l,5Jgr.; Kolesterol: O mg.; Sodyum: 50 mg.; Toplam karbonhidrat: 43 gr.; Lif: 5 gr.;
Şeker: 27 gr. ; Protein: 3 gr.

Sağlık Nedir ? Sağlığımıza iyi gelen Şifalı bitkiler Nelerdir ?



İnsan sağlığı bakımı bi okadar basit bi okadar da zordur.Türkiye de sağlık insanların pek dikkate almadığı bir konu malesef. Halbuki sağlık kadar önem verilecek bir konu yok. Sağlık olmadan hiç bir iş hiç , hiç bir olay olmaz… Herşeyden önce sağlık gelmesi gerekir. Sağlık denilince , çocuk gelişiminde sağlıklı beslenme , dengeli beslenme, Diş Sağlığı , diş eti kanama problerine, mantar hastalıklarına , ms hastalığına , bronşit hastalığına ,güzellik , cilt bakımı , mide rahatsızlıklarına , aşırı kilo almaya , zayıflama için , kilo almak için , zona tedavisi , Karaciğer büyümesine , cilt sağlığı , saç bakımı sağlığı , fiziksel sağlık , genetal sağlık , manevi sağlık , şifalı otlar ve bitkilerle sağlık… Sağlıklı yaşama dair bütün olaylardır. Sağlık sebebleri %85 Dengeli beslenme üzerine çıkan sağlık sorunlarıdır. Dengesiz beslenmeden ortaya çıkan hastalıklar kalıcı hastalıklara sebeb olabiliyor. Bunun bilincide olmazmız fakat yinede dikkat etmememiz çok saçma olmuyor mu ? İnsan sağlığının yerini başka birşey tutabilir mi ? Sizlere sağlık olmadan ne işin peşinden koşabilirsiniz ? Günlük ihtiyaçlarınızı knasıl karşılayabilirsiniz ? Sağlık durumunu düzgün bir seviyede tutabilmek için sadece dikkat etmemiz gerekmiyor , çünkü hava kirliliği , toprak kirliliği , su kirliliği fazlalaştı. Bunlara sebeb yediğimiz gıdalarda hormonal bozukluklar meydana geldi. Sevgili okurlar, Doğayı biz bozuyoruz doğa yinede bizlere kendi içinden çözüm yollarını sunuyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmek için yiğemedimiz gıdaların vitamin protein eksiklerimizi Şifalı bitkilerden alabiliriz. Şifalı bitkilerin Faydaları esas alınarak artık sağlık çemberimize dikkat etmeliyiz. Doğada binlerce sağlığımıza faydalı bitki var bunların başında gelenler :
 Aloe Vera Faydaları – Bu, yanık, yara ve cilt bozukluklarında kullanılan güçlü bir bitkidir. Ayrıca enfeksiyonla mücadelede etkilidir.
Ginseng Faydaları- Bu bitki eski çağlarda tüm bedeni canlandırmak ve genel sağlığı geliştirmek için kullanılırdı.
Kırmızı Ginseng- Uzakdoğunun efsane bitkisi kırmızı ginseng hakkında merak ettikleriniz.
Zencefil – Sağlığımız için zencefilin yararları ve doğal tedavi olarak kullanım alanları.
Zencefilin Yararları – Şifalı bitkilerle tedavi de önemli bir yeri olan zencefil hangi rahatsızlıklara iyi geliyor?
Zencefil Kullanımı – Zencefilin taze zencefil, kök zencefil, zencefil çayı ve zencefil tablet gibi farklı kullanımları tercih edilebilir.
Yeşil Çay -Yeşil çayın yararları, modern bilim daha onları doğrulamadan yüzyıllarca önceden biliniyordu.
Yeşil Çay Faydaları – Yeşil çayın oluşumunu önlediği hastalıklar nelerdir?
Yaban Mersini – Yaban Mersini (Bilberry) görsel bozukluklar, idrar yolları enfeksiyonları, böbrek taşları ve ishalin tedavisinde yardımcı olur.
Ekinezya Bitkisi – Ekinezya otu ve ekinezya çayi bağışıklık sistemine olan etkileri nedeniyle birçok araştırmaya konu olmuş bitkisel bir bağışıklık sistemi güçlendiricisidir.
Keten Tohumu Faydaları -Keten tohumu fayda olarak sağlığımıza neler kazandırabilir?
Keten tohumu zayıflatır mı? Keten tohumu nasıl zayıflatır? Tokluk hissi yaratarak daha az yemek tüketmeyi sağladığı için zayıflamada keten tohumu kullanımı yaygın hale gelmektedir. Günde 3 defa yemeklerden önce aç karnına 1 ‘er tatlı kaşığı öğütülmüş keten tohumu alınır ve bol su içilir.
Keten Tohumu Nasıl Kullanılır – Keten tohumu nasıl yenir, keten tohumu nasıl içilir ? Keten tohumu kullanırken özellikle dikkat edilmesi gereken önemli kurallar nelerdir?
Sarımsak Faydaları – Sarımsak yararları ve sarımsak kullanımı ile ilgili bilgiler.
Kekik Faydaları – Kekik ve yararları nelerdir ?
Kekik Suyu Faydaları – Kekik suyu ne işe yarar ? Kekik suyu nasıl içilir?
Kudret Narı Faydaları Kudret narı nedir? Kudret narı ve faydaları nelerdir? Kudret narı kullanımı nasıl olur?
Isırgan Faydaları – Isırgan otunun özellikleri ve ısırgan otunun faydası.
Isırgan Otu Kullanımı – Isırgan otunun kullanımı ve yan etkileri hakkında bilgiler.
Adaçayı Faydaları – Adaçayı özellikleri ve ada çayı faydaları nelerdir?
Biberiye Faydaları – Biberiye ne işe yarar – Biberiye nasıl kullanılır ?
Rezene Faydaları – Rezene neye iyi gelir – Rezene çayının faydaları
Meyan Kökü Faydaları : Meyan kökü yararları nelerdir? Meyan kökü nasıl kullanılır?
Ihlamur Özellikleri – Ihlamur nedir? Ihlamur ve faydaları nelerdir? Ihlamur nasıl yapılır?
Sinameki Otu – Sinameki ne işe yarar? Sinameki çayının kullanımı ve sinameki ile ilgili bilinmesi gerekenler.
Çörek Otu Faydaları – Çörekotu nasıl kullanılır? Çörek otu ve faydaları nelerdir?
Çörekotu Yağı Faydaları – Çörek otu ve çörek otu yağı faydaları nelerdir? Çörekotu yağı nasıl kullanılır ?
Safran Bitkisi – Safran ve yararları nelerdir?
Papatya Faydaları – Papatyanın özellikleri ve papatya çayının faydaları.
Anason Faydaları – Anason çayının faydaları nelerdir?
Keçiboynuzu Faydaları – Keçiboynuzu ve keçiboynuzu pekmezi yararları.
Keçiboynuzu Nasıl Yenir – Keçiboynuzu nelere iyi gelir ve keçiboynuzu nasıl tüketilir ?
Kuşburnu Faydaları – Kuşburnunun faydaları nelerdir ve kuşburnu çayı nasıl demlenir ?
Zerdeçal Faydaları – Zerdeçal ve faydaları nelerdir?
Tarçının Faydaları – Tarçının yararları nelerdir?
Karabaş Otunun Faydaları – Karabaş otu nedir, karabaş otu kullanımı ve karabaş otu faydası hakkında bilgiler.
Kişniş Faydaları – Kişniş otunun faydaları nelerdir ve kişniş nasıl kullanılır?
Gilaburu Suyu – Gilaburu nedir ve gilaburu meyvesinin yararları nelerdir?
Sarı Kantaron Otu – Sarı kantaron nedir ve sarı kantaron otunun faydaları nelerdir?
Kedi Otu Kökü – Kedi otu kökünün faydaları nelerdir?
Japon Eriği – Ginkgo bilobanın faydaları nelerdir?
Reishi Mantarı – Kırmızı reishi mantar faydaları nelerdir?
Shiitake Mantarı – Shiitake Mantarı hakkında bilgiler.
Maitake Mantarı – Maitake mantar özellikleri.
At Kuyruğu Otu – At kuyruğu otunun faydaları nelerdir?
Melisa Çayı – Melisa yararları hakkında bilgiler.
Altınbaşak Otu – Altınbaşak bitkisi hakında bilgiler.
Civanperçemi Otu – Civanperçemi yararları nelerdir?
Öksürük Otu – Öksürük otu faydaları.
Sinirliot – Sinirliotun faydaları.
Pelinotu – Pelin otu faydaları.
Alıç Çayı – Alıç yaprağının faydaları nelerdir?
Kimyon Faydaları – Kimyon ve faydaları.
Eğir Kökü – Eğir kökünün faydaları.
Ebegümeci Faydaları – Ebegümeci otu – Ebegümecinin yararları.
Ökse Otunun Faydaları – Ökse otu yararları nelerdir?
Şerbetçi Otu Faydaları – Şerbetçiotu faydaları.
Kakule Faydaları – Kakulenin faydaları nelerdir?
Kuşkonmaz Bitkisi – Kuşkonmazın Faydaları Nelerdir?
Defne Yaprağı Faydaları – Defne yaprağının faydaları nelerdir?
Funda Yaprağı Faydaları – Funda yaprağının faydaları ve funda çayının faydaları nelerdir?
Mate Çayı Faydaları – Mate faydaları, mate yaprağı çayı ve mate çayının faydaları hakkında bilgiler.
Havlıcan Nedir – Havlıcanın faydaları hakkında bilgi.
Fesleğenin Faydaları – Fesleğen bitkisi ve fesleğenin faydaları.
Karanfilin Faydaları – Karanfil çayı nasıl yapılır, karanfil çayının faydaları. Karanfil yararları ve karanfilin özellikleri hakkında bilgi.
Okaliptus Faydaları – Okaliptus yaprağı ve okaliptus yağının faydaları nelerdir?
Hatmi Çiçeği – Hatmi faydaları nelerdir?
Kırmızı Biber Faydaları – Biberin faydaları hakkında bilgi.
Kına Kına Bitkisi – Kına kına kabuğu faydaları nelerdir?
Salep Bitkisi – Sahlep bitkisi ve salep faydaları.
Latin Çiçeği – Latin çiçeği otu.
Vanilya Nedir – Vanilya bitkisi ve vanilya faydaları.
Meşe Kabuğu – Meşe kabuğunun yararları.
Ceviz Yaprağı Faydalar – Ceviz yaprağı yararları nelerdir?
Çarkıfelek Çiçeği – Çarkıfelek otunun faydaları.
Centiyane Kökü Faydaları – Centiyane kökünün yararları nelerdir?
Afrika Sardunyası Faydaları – Bağışıklık sistemini güçlendirici özelliğiyle tanınan afrika sardunyası hakkkında bilgiler.
Melekotu Kökü – Melekotu kökü hakkında bilgiler.
Enginar Yaprağı Faydaları – Enginar yaprağının sağlık açısından önemi.
Lavanta Çiçeği Faydaları – Lavanta kullanımı ve lavanta çiçeğinin faydaları.
Noni Nedir – Noni Faydaları nelerdir?
Acai Nedir – Acai berry nedir?
Zeytin Yaprağının Faydaları – Zeytin yaprağı çayı faydaları.
Kekik Çayı Nasıl Yapılır – Kekik bitkisi ve kekik yararları hakkında bilgi.
At Kestanesi Faydaları – At kestanesi neye yarar? At kestanesi ve at kestanesinin faydaları hakkında bilgiler.
 Bunlar daha bir bölümü olup dahasıda vardır. Sağlık dikkat edilmesi gereken en önemli unsurdur. Çocuklarımızın sağlığı bizim sağlığımız günümüz zamanında tehlikededir. Dışarıdan okadar yabancı madde alıyoruz ki vücudumuza hastalanıyoruz. Siz sevgili okurlarım lütfen Dengeli beslenmeye ve Sağlıklı yaşama ve Sağlıklı yaşatmaya dikkat edin…
Sağlıklı Yaşamlar diliyorum…

Damar Tıkanıklığına iyi gelen şifalı bitkiler

Damar tıkanıklığı ülkemizde çok bulunan bir sağlık sorunudur. Türkiyenin %70 tekel ürünü kullanıyor,dengeli beslenmeyi bilmiyoruz , kötü yaşam koşulları içindeyiz ,yediğimiz her gıda da artık hormon denilen zehir var artık evet zehir diyorum çünkü insaların çeşitli hastalıklara sürükleyen bu ilaç’ı bütün bag bahçe işleriyle uğraşan,çiftçiler vb. Herkez kullanıyor bizde bunları meyvelerden ,sebzelerden , yemeklerde kullandığımız yağ çeşitlerinden ,havadan dahi alıyoruz. Bunlar yüzünden damar tıkanıklıgı ve peşinden getirdigi dier sorunlarla baş başa kalıyoruz. Bunlardan bir kaçtanesi .
İnsan vücudundaki işlevi inkar edilemez önemde olan damarların tıkanması, böbrek hastalığına, beyin kanamasına, kalp krizine ve varise neden oluyor.Şifalı bitkiler yanımızda

Damar sertliği tek bir hastalık mıdır?
Damar sertliği vücuttaki atardamarları (arter) tutan sistemik bir hastalıktır. Birden fazla damarın tutulması çok yaygın olarak görülür. Damar sertligini, dört guruba ayırabiliriz :
Kalp damarları hastalığı
Beyin damarları hastalığı
Böbrek damarları hastalığı
Bacak damarları hastalığı
Nedenleri nedir?

Damar sertliğinin ortaya çıkmasını tek bir bilinen nedene bağlamak mümkün değildir. Genetik yatkınlıktan sıklıkla bahsedilse bile bunun nasıl damar sertliğine neden olabileceği maalesef tam olarak bilinmemektedir. Büyük ihtimalle tam bilinmeyen bazı genetik faktörler damar sertliğine yol açabilecek risk faktörlerinin de etkisi ile damar sertliğinin oluşmasına katkıda bulunmaktadır. Genetik yatkınlık üzerine çevreden gelen risk faktörleri damar duvarındaki ve kan içindeki bir çok mekanizmayı etkileyerek damar içinde damar sertliğine has plakların (kabartılar) oluşmasına ve sonuçta da damar darlığına ve tıkanmaya neden olurlar.

Hangi damarlarda tıkanma olur?

Kalp damarlarını tutarsa kalp ağrısına (kalp anjinası), enfarktüse; boyun damarlarını tutarsa geçici veya kalıcı inmeye (felç); böbrek damarlarını tutarsa tedavisi zor yüksek tansiyona veya böbrek yetmezliğine; karın veya göğüs içi büyük damarı tutarsa balonlaşma (aort anevrizması) ve patlamaya; bacak damarlarını tutarsa yürüme ağrısına, yaraya, kangrene ve ileri evrede bacak kesilmesi yani amputasyona neden olur. Belirtiler ortaya çıkmadan önce tanı konulabilirse birtakım etkin tedaviler ile inme, böbrek yetmezliği, anevrizma ve bacak sorunları önlenebilir. Zaten hem merkezimizin kurulma amacı ve hem de batı dünyasındaki en birincil amaç risk gurubundaki hastaların saptanarak bunların koruma altına alınmasını sağlamaktır.

RiSK FAKTORLERi NELERDiR?
Damar sertliğinin ortaya çıkmasında veya ilerlemesinde etkili olan birçok faktör vardır. Bu faktörlerin bir kısmını tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir (kalıtım, cinsiyet ve aşırı yaş). Damar sertliğini olumsuz etkileyen faktörler şöyle özetlenebilir:
İleri yaş (50 yaşın üzeri) n Cins faktörü – erkek olmak
Kalıtım (ailede damar sertliği)
Yüksek tansiyon
Şeker hastalığı (diyabet)
Sigara içilmesi
Yüksek kan kolesterol seviyesi

Bahar yorgunu olmayın!



Bahar yorgunu olmayın!

0
13
Güneşli bahar günleri, yorgunluk hissini de beraberinde getiriyor. Halsizlik, eklem ağrıları, sürekli uyku isteği ile kendini gösteren metabolik değişimle baş edebilmenin yolu ise doğru beslenmeden geçiyor. 

TAM BUĞDAY UNU TÜKETİN 
Diyetisyen Berna Ertuğ, bahar yorgunluğunu yenmek için şunları öneriyor: 
 Günün en önemli öğünü olan kahvaltıyı kesinlikle atlamayın. 
 Beyaz undan yapılmış ürünler yerine kepek, çavdar, tam buğdaydan yapılmış tahıllı besinleri tercih edin. 
 Günde üç ana, üç ara öğün olacak şekilde az az ve sık sık altı öğün tüketmeye çalışın. Kendinizi 3-4 saatten fazla aç bırakmamaya özen gösterin. Porsiyonlarınıza dikkat edin. 
 Havaların ısınmasıyla oluşabilecek su kayıplarını önlemek için günde en az iki litre su için. 
 C vitamini içeren sebze ve meyve tüketimini artırın. Beslenmenize brokoli, ıspanak, sivri biber, maydanoz gibi yeşil yapraklı sebzeleri ekleyin. 
 Uykusuzluk da kendinizi daha yorgun hissetmenize neden olur. Günde 6-8 saat uyumaya çalışmalısınız. 

4.15.2012

Sivilce İzlerine Etkin Çözüm

Sivilce İzlerine Etkin Çözüm


Sivilceler cildimizin en kötü kabusudur. Bu kötü kabustan kurtulmak için birçok yönteme başvururuz ve nihayetinde de kurtuluruz. Ancak sivilcelerden kurtulmak bizim için yeterli sonuç olmuyor; çünkü sivilceler gitse bile yerlerinde iğrenç görünümlü izleri kalır :( Artık buna da üzülmüyoruz hanımlar yılmak yok Suna Dumankaya bizlere doğru yolu gösteriyor ve güzellik için sivilce izlerine bu maskeyle dur diyor:

Sivilce İzlerinden Kurtulmak için Maske
Malzemeler: 1 adet yumurta akı, 1 çay kaşığı limon suyu, 1 çay kaşığı süzme bal, 2 yemek kaşığı pastane mayası.
Hazırlanışı: Bir kap içerisinde 1 adet yumurta akına, 1 çay kaşığı limon suyu, aynı ölçüde bal ve 2 yemek kaşığı pastane mayası eklenerek karıştırılır. Oluşan karşımı sivilceli böllgelerinize sürdükten sonra 20 dakika cildinizde bekletin.Bu sürenin ardınan sonra ılık suyla yıkayıp temizleyin.Suna Dumankaya haftada 1 kere uygulanacak bu maske ile sivilce izlerinin yok olduğunu söylüyor.

Sık Banyo Yapmak Cildinizi Kurutur

Sık Banyo Yapmak Cildinizi Kurutur


Banyo yaparken daha temiz olur hissiyle daha sıcak su ve bol sabun kullananlardansanız size önemli bilgiler sunuyoruz. Eğer cildinizi seviyorsanız ve o bebeksi yumuşaklığını kaybetmesini istemiyorsanız bu alışkanlığınızdan vazgeçin! Araştırmalara göre cilt kuruluğuna neden olan sık sık banyo yapmak bir de sıcak suyla olunca daha çok zarar veriyor. Bildiğimiz gibi kuru ciltler çabuk yaşlanıyor, çorak topraklar gibi düşünebiliriz. Bu konudaki makalemize göz gezdirmenizi tavsiye ediyoruz:

Sık Banyo Yapmak Cilt Kuruluğuna Neden Oluyor
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rana Anadolu, banyo yapmanın ciltteki nem miktarının azalmasında önemli bir etken olduğunu belirterek, “Sık banyo yapmak, sıvı sabun ve duş jelleri gibi kuvvetli deterjan özelliğine sahip temizleyiciler kullanmak, sıcak suyla yıkanmak, ciltteki kuruluğu daha da artırıyor” dedi.
Prof. Dr. Rana Anadolu, deri kuruluğunun, özellikle kara ikliminin hüküm sürdüğü bölgelerde yaşayanlarda görüldüğünü ve kış aylarında kalorifer, soba gibi ısıtıcı sistemlerin devreye girmesiyle birlikte ortamdaki nem miktarının önemli ölçüde azaldığını söyledi.
Kuru havanın, deride yeterli olmayan nem miktarının daha da azalmasına neden olduğunu, dile getiren Anadolu, “Deri kuruluğu, ciltte gerginlik, kaşıntı ve hafif pullanmaya yol açıyor” diye konuştu.
Anadolu, deri kuruluğunun özellikle yüz olmak üzere kol ve bacaklarda yoğun olarak görüldüğünü bildirerek,bu sorunun günlük alışkanlıkların değiştirilmesi halinde önlenebilineceğini kaydetti.
“SENTETİK TEMİZLEYİCİLER KULLANILMALI”
Banyo yapmanın ciltteki nem miktarının azalmasında önemli bir etken olduğuna dikkati çeken Anadolu, “Sık banyo yapmak, sıvı sabun ve duş jelleri gibi kuvvetli deterjan özelliğine sahip temizleyiciler kullanmak, sıcak suyla yıkanmak, ciltteki kuruluğu daha da artırıyor” dedi.
Anadolu, vücut temizliği için kullanılacak ürünlerin, cilt yapısına zarar vermeyen özellikte olmasına dikkat edilmesi gerektiğini ifade ederek, “Sentetik temizleyici anlamında olan ‘Simbet’ ürünleri kullanılmalı. Bu ürünler, ph ve asit açısından deriye zarar vermeyecek şekildedir. Temizleyicinin üstünde ‘simbet’ olup olmadığı yazar. Simbetler çok güçlü deterjan özelliğine sahip değiller. Bu yüzden, bunların kullanılmasını öneriyoruz” şeklinde konuştu.
AÜ Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rana Anadolu, insan derisinin son derece hassas olduğunu ve salgı bezlerinin ürettiği yağ ile terden oluşan bir örtü sisteminden oluştuğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Bu örtünün çamaşır veya bulaşık yıkarcasına güçlü bir deterjanla tamamen sökülüp atılması deriyi hırpalıyor. Normal sabunların ph’ları cilt yapısına uygun değil. Bunlar, hem derinin florasını bozuyorlar ve hem de bazı bakteri ve mantarların çoğalması için uygun ortam hazırlıyorlar. Normal sıvı sabunla yıkanan saç derisinde bazı çökeltiler kalıyor. Bu da hem derinin pullanmasına ve saçın matlaşmasına yol açabiliyor. Ürünlerin çok köpürmesi temizleyicinin ne kadar kaliteli değil kuvvetli olduğunun bir göstergesidir. Bu ürünler de deri yüzeyindeki bütün lipitleri, koruyucu tabakayı hatta derinin kendine özgü hücresel konfolentlerini eritmektedir.”
Deri kuruluğunun ilerlemesi halinde kaşıntının şiddetinin artacağını, ciltte şişme, tahriş ve çatlama gibi olumsuzlukların görülebileceğini dile getiren Anadolu, “Tedavi edilmediğinde ciltte kırışıklara yol açar, derinin geçirgenliği artar. Dış ortamdaki tahriş edici ve alerjik olma özelliğindeki maddeler deriye daha kolay girerler” uyarısında bulundu.
“BANYO ZAMANLARI KISA TUTULMALI”
Anadolu, deri kuruluğunu önlemek için banyo yapılacak suyun ılık olmasına ve vücudun defalarca sabunlanmamasına özen gösterilmesi gerektiğini belirterek, şu önerilerde bulundu:
Suyun sıcaklığı vücut sıcaklığına yakın olmalı. Çünkü, tek başına sıcak su bile deriyi kurutan bir faktördür. Derinin ıslanıp kuruması dahi su kaybına neden olmaktadır.
Yıkanma süreleri, özellikle kış aylarında kısa tutulmalı.
Temizlik sırasında gerek el yıkama, gerek vücut, banyo ve saç temizliğinde sentetik ürünler kullanılmalı.
Banyo sonrasında nemlendiriciler kullanılmalı. Nemlendiriciler, derinin özelliğine göre seçilmelidir. Bunun için pahalı ürünlere de gerek yok. Her yerde rahatlıkla bulunabilen ve çok ucuz olan ‘vazalin” kullanılabilir.
Radyatörlerin kenarlarına su rezervuarları takılabilir, sobanın-kaloriferin üzerine bir kap içine su konulabilir ya da ıslak havlu asılabilir.
Dış ortama çıkarken, cildi koruyabilen atkı, şapka, bere gibi giysiler kullanılmalı.
Cildin doğrudan rüzgar almamasına dikkat edilmeli.
Kuşkusuz, tüketilen sıvı miktarı yüksek tutulmalı. Gün içerisinde en az 3 litre sıvı tüketilmeli.

Yorgun Cilt İçin Patates Maskesi


Cildimiz kimi zaman çalışma hayatının yorucu temposunu ve kötü hava şartlarını kaldıramaz ve daha yorgun bir görünüm kazanır. Yorgun görünümde aynı zamanda cildimizi olduğundan daha yaşlı gösterir. Bu sıkıntıyı yaşayan takipçilerimiz için doğal ve pratik bir maske sunuyoruz:

Yorgun Cilt İçin Patates Maskesi
YazYazın sıcağından, güneşin zararlı etkilerinden ve aşırı terleme gibi sebeplerden yorgun düşen, tahriş olan cildinizi tekrar canlandırıp eski güzelliğine kavuşturmak istiyorsanız aşağıdaki patates maskesi sizin için ideal.
Patates, süt ve yumurta ile hazırlayacağınız bu maskenin hazırlanması da çok kolay. Bir adet haşlanmış patatesi soyup iyice ezin. Üzerine bir su bardağı çiğ süt ve bir çiğ yumurtanın sarını koyup iyice karıştırın. Daha sonra bu karışımı biraz ısıtıp ılık ılık cildinize sürün ve 20 dakika bekleyin ve önce sıcak sonra soğuk suyla yüzünüzü yıkayıp yumuşak bir havlu ile kurulayın.

Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın yolları

Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın yolları
İlkbaharın gelmesiyle birlikte kendini gösteren bulaşıcı hastalıklar, çocukların sağlığını tehdit etmeye başladı.

SU ÇİÇEĞİNDE KESECİKLER KAŞINMAMALI
Bahar mevsiminde en sık görülen hastalıklardan birinin suçiçeği olduğunu ifade eden Dr. Pelin Akgün Gerçek, ateş, nezle, öksürük ve pembe su dolu keseciklerle beliren suçiçeğinin 2-3 hafta kuluçka süresinin olabileceğini söyledi. Sürekli kaşınan su keseciklerine karşı anne ve babaları uyaran Gerçek, çocukların doktorun vereceği losyonları kullanmalarını ve su keseciklerini kaşımamasını; aspirinin ise kesinlikle kullanılmamasını istedi.
BOĞMACA HAVALEYE NEDEN OLABİLİR
Doruk Sağlık Grubu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Pelin Akgün Gerçek; bakterilerin etkisiyle oluşan; nezle, gözlerde sulanma, burunda akıntı, öksürük, kusma, morarma gibi belirtiler gösteren boğmacanın, havaleye neden olabileceğine dikkat çekti. Akgün Gerçek, bebeklere özellikle ilk altı aya kadar çok dikkat edilmesini istedi. Tedavide 15 gün süreyle antibiyotik kullanılması gerektiğini vurgulayan Gerçek, rahat solunum için su buharı takviyesi yapılabileceğini ifade etti.
KABAKULAK HASTALARI EKŞİDEN UZAK DURMALI
Kabakulak hastalığının kulak altındaki ve önündeki bezelerin iltihaplanması ve şişmesi sonucu; ateş, baş ve karın ağrısı, mide bulantısı, öksürük gibi bulgularla kendini gösterdiğini belirten Gerçek, hastalığın 2 hafta kuluçka süresi olduğunu söyledi. Hastalık boyunca tükürük salgısını arttıracak limon, sirke gibi ekşi besinlerden uzak kalınmasını isteyen Gerçek, parasetamol içeren ilaçların ağrı ve ateş düşürücü olarak kullanıldığını belirtti.
EN TEHLİKELİ ENFEKSİYON HASTALIĞI KIZAMIK
Dr. Pelin Akgün Gerçek, ateş ve öksürüğe ilave olarak gözlerde kızarıklık, akıntı ve çapaklanmayla görülen kızamık hastalığının enfeksiyon hastalıkları içinde en ağır ve tehlikeli grupta yer aldığına dikkat çekti. Gerçek; “Döküntüler boyun ve alın bölgesinden başlayarak, hız­la tüm vücuda yayılır. Kuluçka süresi ortalama 2-3 hafta kadardır. Bulaşıcılık, döküntüler kuruyana kadar devam eder. Kızamık sıklıkla ortakulak ilti­habı, zatürre gibi hastalıkların oluşmasına neden olabilir. Hatta hastalık kalp yetmezliğine kadar giden ciddi boyutlara varabilir. Çocuğun bol bol su içmesi gerekir; bu ateş sırasında kaybedilen sıvının geri kazanılmasını sağlayarak vücudun su dengesini korur. Ayrıca, ateşi dü­şürmek için parasetemol içeren ilaçlar kullanılır” dedi.
KIZIL, TEDAVİ EDİLMEDİĞİNDE KÖTÜ SONUÇLAR DOĞURUYOR
Kasıklarda kol ve boyunda yoğun kızıl renkte döküntü ile kendini gösteren kızıl hastalığında dilin çilek rengini aldığını belirten Akgün Gerçek, yüksek ateş, mide bulantısı, boğaz ağrısı, iştahsızlık ile görülen hastalığın, bir gün ile bir hafta kuluçka dönemi olduğunu kaydetti. Gerçek, tedavisi antibiyotikle yapılan hastalığın, sinüzit ve ortakulak iltihabına neden olabildiğini ve tedavi edilmediğinde ise kalp romatizması ya da böbrek hastalıklarına yol açabileceğinin altını çizdi.
ANNE VE BABALAR AŞI İLE HİJYEN KONUSUNA DİKKAT ETMELİ
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Pelin Akgün Gerçek, “Okula ya da kreşe gidecek tüm çocukların aşı programı tamamlanmış olmalıdır. Hatta aşısı olmayan çocukların kaydının yapılması doğru değil. Çünkü çocuklar hastalıkları birbirine çok çabuk bulaştırabilir. Hastalıkların bulaşmasının önlenmesinde ikinci dikkat edilmesi gereken konu ise hijyendir. Küçük yaştan itibaren çocuklara özellikle yemekten önce ve tuvaletten sonra el yıkaması öğretilmelidir. Çocuğun tırnak yemesi önlenmeli, sık sık banyo yapması sağlanmalı ve kıyafetlerinin temizliğine dikkat edilmelidir” ifadelerini kullandı.

4.13.2012

Başbakan Erdoğan, IPAD'e uydu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, IPAD'ten Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan'la görüntülü görüşme yaptı.

Türk Hava Yolları, uçaklarda internet hizmetini başlattı. THY'nin hizmetinden ilk yararlanan ise Başbakan Erdoğan oldu. Erdoğan, Çin gezisinden dönüşünde ipad'iyle Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan'la bağlantı kurarak görüntülü bir görüşme gerçekleştirdi. Erdoğan, Doğan'a Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in sağlık durumunu sordu.
Erdoğan, THY'de internet yayınına geçilmesi sebebiyle vatandaşların acil görüşmesi gereken durumlarda internet imkanından istifade edebileceklerini belirterek, THY yönetimini kutladı. THY'nin her geçen gün çok daha iyiye gittiğini ve dünya devleri arasında yer aldığını belirten Erdoğan, bunun mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Erdoğan, sadece içinde bulundukları Boing 777 uçağında değil, diğer tüm uçaklarda bu hizmetin sunulduğunu anlattı.

Türkiye-Çin ortaklığından çılgın proje çıktı

Türkiye-Çin ortaklığından çılgın proje çıktı
Edirne'den Ardahan'a uzanan hızlı tren hattı için Çin ile masaya oturuldu.

Reuters'ın haberine göre, Türkiye-Çin arasında yapılacak anlaşma ile Türkiye hızlı tren ağlarıyla örülecek. 35 milyar dolarlık finansman Uzakdoğlu ortak tarafından karşılanacak.  Anlaşmanın an meselesi olduğunu; ancak Çinlilerin parça parça yapalım ısrarı, Türkiye'nin ise tek hat üzerinde ısrar etmesi üzerine müzakereler devam ediyor.

4.05.2012

Maske Bal ve Demli Çay Maskesi

Maske Bal ve Demli Çay Maskesi





Cildimizin eski parlaklığını özlediğimiz anlarda doğanın mucizevi besini olan balı kullanarak yeniden bu parlaklığı kazanabilirsiniz. Çay ve balı karıştırarak cildinizin hücrelerini yenileyebilirsiniz ve yeniden bebeksi görünümlü güzel cildinizle yolunuza devam edebilirsiniz ;)

Yorgun ciltler için: bal ve demli çay maskesi
Malzemeler:
• 3 yemek kaşığı süzme bal
• 1 yemek kaşığı demli çay
Hazırlanışı ve Uygulaması,
1. Malzemeleri karıştırın.
2. Yüz ve dekolte bölgesine sürün.
3. 15 dakika bekletip ılık suyla durulayın.

Cilt Germe Maskesi

Cilt Germe Maskesi


Yıllar geçtikçe cildimiz yerçekimine yenik düşer ve doğanın kanunu denilenme yaşlanma izleri beliriverir yüzümüzde. Minik çizgilerle kendini gösteren bu belirtileri geciktirme mümkün biliyor musunuz? Siz de benim gibi markalı dahi olsa kozmetik ürünlerle cildini yormak istemeyenlerdenseniz gelin doğal yöntemlerle bu durumun çaresini öğrenelim.

Lifting Maskesi
1 adet ayvanın tüm çekirdekleri ezilir ve bu ezmenin üzerini örtecek miktarda (1 kahve fincanı kadar) su eklenir.
Ezilmiş ayva çekirdekleri 2 dakika kaynatılıp bir cam kaba konur. 2 gün süresince bekletildikten sonra içine 1 tatlı kaşığı kadar bal ilave edilir. 2 saat süre ile veya gece sabaha kadar ciltte kalması sağlanır.

Bal Kabağı Maskesi

Bal Kabağı Maskesi








Cildimize bakım yaptıkça o da bize hep canlı ve sağlıklı yüzünü gösteriyor. O zaman biz ona hak ettiği değeri verelim o da bize hep istediğimiz gibi görünsün. Bunu yapmak çok da zor değil. Doğanın sunduğu imkanları doğru şekilde kullanarak dileğimize ulaşmak mümkün ;)


Şemş Aslan Bal Kabağı Maskesi

Ayurveda Uzmanı Şems Aslan, Harika bir maske tarifi verdi.
GEREKLİ MALZEMELER;
*1 çay kaşığı bal kabağın çekirdekleri(çiğ olacak) ,
*1 tatlı kaşığı Su ve ya süt ,
* Yarım çay kaşığı bal ,
HAZIRLANIŞI VE KULLANIM ŞEKLİ :1çay kaşığı bal kabağı içini çekirdekleri havanda ezin,1 tatlı kaşığı su ve ya sütü ekleyip karıştırın ve balıda ekleyin bir kasedeye koyup 2-3 saat dolapta bekleyin.Lekeler,çiller açılana kadar bu kürü uygulayın…
FAYDASI : Açık gözenekler, kış sonrasında sararmış ciltlere, eskiden sıkılmış sivilcelere yani hepsi birleşmiş leke yapmış.
3’ü bir arada olacak yani hem cildi sıkılaştıracak, hem lekelerle savaş hemde göz altındaki morluklara iyi gelen ve ilk defa açıkladığı müthiş bal kabağı maskesi.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız